Tesettürlü bir bayan olarak en çok karşılaştığım durumlardan biri. Doğuda bu duruma rastlanması ise daha şaşırtıcı benim için çünkü her üç kadından biri tesettürlü.
Birkaç iş başvurumda yaşadığım olaylardan kesitler anlatacağım sizlere.
Üniversite öğrencisi olarak iş bulmak zaten çok zorken finallerin bitmesini ve yazın gelmesini iple çekiyordum. Covid-19 sürecinde olduğumuzdan uzaktan eğitimle okula devam ederken birkaç iş başvurusu yapıp sınavlarım yüzünden uzun süreli çalışamıyordum ki ayrılma sebebim sınavlarım olmuyordu.
Tek başıma yaşadığım ve babamdan para konusunda herhangi bir arz talebim olmadığı için çalışmak zorundaydım.
İş arama konusunda bir nevi kendimi ilerletmiştim, iş uygulamalarının neredeyse hepsinde öz geçmişim ve telefon numaram vardı.
Çoğu iş ilanının açıklamasında özellikle “prezantabl” olanların başvurusu değerlendirilecektir yazıyordu.
Neydi prezantabl?
Google arama motoruna yazdığımızda açıklaması şu şekildi; “Bir hazırlık yaptığımızda, hazırlığı tamamladığımız durumda prezantabl kelimesini kullanabiliriz. Diğer yandan prezantabl kelimesi, derli toplu ve düzenli kelimelerinin yerine de kullanılabilmektedir.”
Eee? Ben de derli toplu düzenli biriydim. O halde başvuru yapabilirim diye geliyordu bana. Başvuru kabul olduğunda görüşmeye gittiğimde ise;
-Hanımefendi sanırım ilanın açıklamasını okumadınız, prezantabl diye özellikle belirtmiştik.
+ Okudum ve bu kriterlere uyduğumu ve işin hakkından gelebileceğimi düşünüyorum.
– Sizin pek de göze hitap ettiğiniz söylenemez bu yüzden maalesef başvurunuzu geçersiz saymam gerekecek.
+ Göze hitap? Sanırım anladım. Sizin prezantabl anlayışınız Google dan farklıymış. Hiç başvurmadım sayın.
…
Görünüşün tabii ki de önemi olmalıydı. Göze hitap eden şey düzgün bir biçimde giyinilen kıyafet ve kıyafetin hafif şık olmasıydı benim için ama gel gör ki bunlar tırnağınızın ucu kadar değerli değildi tesettürlü olunca.
Nasıl kürt-türk beyaz- siyah ırkçılığı varsa ve halen ufak un tanelerinden kalan örnekler devam ediyorsa dünyada ve ülkemizde, tesettürlü- tesettürsüz olan bayan ırkçılığı da devam etmekteydi.
Her zaman ırkçılığa başkaldırmış biri olarak bu durum için bir şeyler yapmam ve iş arayışına devam etmem gerektiğinin farkındaydım.
Bazı işverenler kibarca reddederken ve iş ilanında belirtirken bazıları “TESETTÜRLÜLER BAŞVURMASIN!” bile yazmıştı.
O kadar şaşkındım ki… Elinizden gelenin en iyisini yaptığınız ve çaba sarf ettiğiniz işin hiçbir değeri yoktu ve bu gidişle de olacağa benzemiyordu.
Velhasıl kelam üç ayın sonunda en uzun çalıştığım iş günü sayısı iki hafta oldu. Onun da o kadar uzamasının nedeni işverenin yeğeninin sınavlarının bitmesini beklediği içindi.
Sanırım sesimi duyurmam için en mantıklı şey yazmak olacaktı. Ve kısa bir sitemle bu bloğu sonlandırıyorum.
Buradan işverenlere selam olsun!
İşinizin en üst seviyeye gelmesini ve gelişmesini istiyorsanız görünüşe önem verdiğiniz kadar kendinizdeki göze hitap şeklinize ilk başta bir bakın ve bakış açınızı işin süper düzey yapılması üzerine yönlendirin. Bir deneyin belki de covid beyninize değil de dükkanınıza bile uğramaz!