Bir insana karşı büyük veya küçük çaplı beklentiler barındırmak her halükarda kişinin kendisine inanılmaz derecede ağır gelir. Düşünüyorum da bir insandan büyük beklentiler içerisindesin ve bu beklentiler içerisine girmene sebep olan şey; kafanda kurduğun birtakım düşünceler veya hayallerden -gerçekleşmesini arzuladıklarından ve onların içinde kaybolmaktan- öteye geçemeyen bir şey. Acı verici bir durum değil mi? Hele de beklenti içinde olduğun insandan somut bir bildiri veya o beklentilerin içine girmene neden olacak herhangibir şey görmemişken yapıyorsan bunu o insanı da suçlayamıyorsun. Suçlamak da istiyorsun aslında ama yine de en büyük eziyeti yine kendine yapıyorsun. Yine kendi kafandaki dünyanın enkazı altında ezilip kalmışsın öylece. Oradan çıkmak için bir şeyler bekliyorsun, fakat ne bekliyorsun bunu da bilemiyorsun. Lakin şunu iyi biliyorsun beklediğin o şey yine kendinde. Tüm beklentilerin toz oldu gitti sanki, somut bir şekilde bile başlayamamış bir şey kafanda başlayıp aynı şekilde kafanda bir noktada, bir şekilde sonlandı . Buna yarım kalmışlık denebilir mi sizce? Sanırım ben böyle nitelendirebilirim bu durumu. Ve yarım kalan şeyler tamamlanınca daha mı güzel daha mı kötü olur bilemiyorum fakat o şeyler üzerine düşünmek için yorduğun kafan daha rahat olabilirdi sanırım.
Yarım kalan şeyler üzerine
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum