Hayatınızı baştan sona kadar şöyle bir anımsamanızı istiyorum. Mutlu-mutsuz anlar, seçimler, hatalar, pişmanlıklar, bir daha olsa asla yapmam dediğiniz şeyler,ölü doğan düşünceler, kaçındığınız tercihler… Şimdi size şuan içinde bulunduğunuz bu hayatı sonsuza kadar tekrar tekrar yaşayacağınızı söylersem, korkar mısınız? Yani demek istediğim yaptığınız her eylem, yaşadığınız her acı bu sonsuz döngü içinde yine yaşanacak. Bu fikirden nefret mi edersiniz, yoksa hoşunuza mı gider? Nietzche’nin ‘Ebedi tekrarlama’ dediği bu düşünceyi kendi yaşamınıza uygulamanızı istiyorum. Ne zaman ki bu söylediğim hoşunuza gitse ve bundan mutluluk duymaya başlarsanız; geçmişinizle barışacak, hem kendinizi hem de yaşamınızı affedeceksiniz. Eğer ki “Bu hayatı ben seçmedim ve bir daha bunları yaşamak istemiyorum.” gibi düşünceler zihninizde belirse anlayın ki siz hala savaş içindesiniz ve kendinizi tüketiyorsunuz. Bir şeyi değiştiremiyorsanız yapacağınız tek şey kabullenmek. Sonsuz döngüyü sevecek şekilde yaşayın.
Amor Fati yani yazgını sev. Yazgınızı severseniz sonsuz döngü size acı vermez. Zaten sevmekten başka elinizden bir şey geliyor mu? Geçmişinizi değiştirebiliyormusunuz halihazırda geleceğiniz muamma iken? Beni çok etkileyen kitapta, Nietzche; bir türlü evliliğinden memnun olmayan,çocukların, mesleğin ve tüm sorumlulukların özgürlüğünü engellediğini düşünen ve tüm bunlardan kurtulmak isteyen Breuer’ e verdiği en önemli tavsiye bence buydu. Ona ümitsizliği yenmesi için ‘böyle oldu’ yu ‘böyle istedim’ e dönüştürmeyi öğretmek istedi. Çünkü başa gelirsek ‘böyle istedim’ demezse kişi, hayatının hep başkasının yönlendirdiği ve onunda mecbur bırakılarak istemediği bir yaşam sürecinin içinde olduğunu düşünecektir. Haliyle bundan sonsuza kadar acı duyacak ‘Ebedi tekrarlama’ yı kabul edemeyecektir. Breuer’in dediği gibi: “Önce zorunlu olanı istemek, sonrada istenileni sevmek gerekiyor.”
(Nietzche Ağladığında kitabından alıntılara yer verilmiştir.)