Bir tanrıçanın ölümlü bir insana olan sevgisine hiç tanıklık ettiniz mi? Mitolojinin belki de en saf sevgisi olarak geçen Endymion ve Selene’in aşkı onlarca kişinin imrenerek baktığı ve yaşamak istediği en güzel aşkın tanımıdır. Tertemiz ve masum bir sevgi iki kişi arasında nasıl mümkün olabilirdi? Bir ölümlü sevgisi için sonsuz bir uykuyu nasıl dilerdi? Endymion ve Selene aşkı mitoloji üzerinde ‘masumiyetin aşkı’ olarak geçmektedir ve bu masumluk onlar arasında büyük bir fedakarlığı ortaya çıkarmıştır.
Bafa Gölü efsanesi olarak da geçen bu efsane, Bafa gölü’nün kenarında yer alan Beşparmak (Latmos) dağlarında ortaya çıkmıştır. Ay’ın dolunay zamanlarında bu bölgede tarifi imkansız bir manzara ortaya çıkar. Bafa Gölü tıpkı bir gümüş tepsiye dönüşür. Ay dağların üstünde gümüş bir top gibi asılı kalır ve anlatılmasıyla anlaşılan değil yaşanmasıyla, o ana tanık edilmesiyle anlaşılan bir manzaraya eşlik eder. Ay ışığından süzülen aydınlık ışıklar adeta bir müziğin ahengiyle yankılanır. Ay ışığı, dağlar ve gölün muhteşem uyumunu saatlerce izleseniz bile doyamazsınız. Bir manzara, bir efsanenin doğuşunu ortaya çıkarır. Eminim ki, bu manzaranın karşısında Endymion ve Selene aşkını her zerrenizde hissedebileceksiniz.
Bu güzel aşkın öyküsünü okuduğunuzda eşsiz manzara ile ne kadar uyumlu olduğunu göreceksiniz.
Selene aslında Ay tanrıçasıdır. Eos (şafak) ve Helios (güneş)’in kız kardeşleridir. Bazı kaynaklarda ise Selene’in Artemis olduğu söylenir. Artemis, üç kişiliğe sahiptir. Bereket ve av tanrıçası Artemis, Ay tanrıçası Selene ve yeraltı tanrıçası Hekate. Bazen de Artemis’in Selene kimliğine büründüğü söylenilir.
Endymion’a gelecek olursak eğer, Endymion ölümlü bir insandır. Kral Aethlios’un oğludur. Endymion çobanık yapmaktadır ve antik çağda çobanlık kutsal bir meslek olarak kabul edilmiştir. Çoğu mitolojik efsanelerin arasında çobanlığı sıkça duyabilirsiniz. Endymion genç ve oldukça yakışıklı bir adamdı. Latmos dağlarında Ay ışığı bir başka mı vururdu da çoban Endymion Selene’e aşık olmuştur yoksa dağların güzelliği çoban Endymion’a mı yansımıştır da Ay tanrıçası onu bu kadar çok sevmiştir bilinmez ama bu aşk iki kişi arasında görünmez ve bir o kadar da sıkı bağları meydana getirmiştir .
Efsaneye göre her gece Latmos dağlarından bir kaval sesi yükselirmiş. Bu kavalın sahibi ise Endymion’muş. Endymion kudretli ve güzelliğiyle kendine hayran bırakacak dağların arasında sürülerini otlatır ve aynı zamanda kavalını üflermiş. Geceleri ise sürüsünü alır, Latmos Dağı’nın eteklerinde bir mağaraya çekilirmiş. Güneş gökyüzünden silinip gündüzü yok ederken gece çökermiş Latmos dağlarına. Selene, boğaların çektiği gümüş bir arabada başında aydan bir taç ve elinde meşalesiyle Bafa’ya gelir ve göğe yükselirmiş. Endymion her gece Selene’in gelişini izler ve Ay ışığının altında yıkanışını seyredermiş. Gölün ışıltılı sularında tarifsiz bir ahenkle göğe yükselip Latmos dağını ışıklarıyla sarmaya başlamasını izlermiş yakışıklı çoban Endymion.
Zamanla Endymion suların üzerinden yükselen bu güzelliğe aşık olur ve çobanın kavalı aşkın yankısıyla birlikte daha içli çalmaya başlar. Kavalına can verişini duyan ve eşsiz müziğin izlerinde kaybolan Selene gün geçtikçe yakışıklı gence daha da bir yakınlık hisseder. Issız dağın yamaçlarında kendi ışığının yansıdığı mağarada çobanın yatışını izler ve geceleri uykuya daldığında sessizce sevdiğinin yanına gelip okşayıp sevmeye başlar Selene yakışıklı çoban Endymion’u. Tanrıça hiç bu kadar güzel bir ölümlü görmemişti çünkü. Her gece saatlerce onu seyreder ve şafak sökmeye yakın gitme vakti gelince istemeye istemeye yanından ayrılırdı sevdiğinin. Endymion ise uzun gündüzlerin yok olup sevgilisinin kollarında olacağı geceyi özlemle bekleyerek geçirirdi günlerini. Güneşin yeryüzünden çekilip, gecenin perdelerini güneşe aralayacağı zamana kadar ıssız mağarada sevgilisini ya kollarına alarak ya da onun ışıltılı kollarında uyuyarak karşılardı şafağı Endymion. Öyle güzel ve masum bir aşktı ki bu, özlemler her geçen gün daha da arttı iki sevgilinin arasında.
Tanrılar Endymion ve Selene aşkını bazen hoşnutlukla bazen de kıskanarak izlerlermiş. Bu büyük sevgiyi hoşnutlukla izleyen diğer bir kişi de Zeus’muş. Zeus, Endymion’a bir dilek hakkı sunmuş. Aşık gencin bu soruya cevabı ise ne güç ne de zenginlik olmuş. Sevgilisiyle geçirdiği anları sonsuz kılabilmek ve sevgilisi her gece onu sarıp sarmalasın, ruhuna aşkının izlerini sosnuza dek kazısın diye sonsuz bir uyku dilemiş. Yakışıklı çobanın dileği üzerine Zeus onu Latmos Dağları’nda sonsuz bir uykuya yatırır. Selene her gece ışıklarını süze süze Latmos Dağları’na sevgilisinin yanına gider. Hala bile Bafa Gölü’nün sularında aydınlık ışığıyla yıkanan Ay tanrıça, sevgilisini okşayan bir kadının ruhunu dolduran aşk ile dokunur Latmos Dağları’na.
Bir dolunayda Beşparmak Dağları’nı seyrettiğinizde manzaranın güzelliğinden bu öykünün gerçekliğine inanacak ve hayranlıkla izleyeceksiniz. Eskiden insanlar Ay bulutların arasına girdiğinde ya da görünmediği gecelerde Selene’in Endymion’un Mağarası’nda gecelediğine inanırlardı.
Duyulan bir sevgi fedakarlığın en büyük simgesidir. O anlarda kalmak, o anlardan kopmamak ve tekrar tekrar yaşamak için bazen sonsuz bir uyku dilenir bazen de ölüm uykunun düşmanı olarak görülür. Tıpkı Endymion’un Selene’e duyduğu sevginin beraberinde getirdiği ölüm uykusu gibi…
EK BİLGİ;
Selene ve Endymion’un aşkı Homeros’un dizelerinde şöyle ifade edilir;
“Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız
rüzgarsızken duru gökyüzü
nasıl yanarsa ışıl ışıl.
Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar
nasıl serilirse göz önüne,
gökler yırtılıp da açılır,
tekmil yıldızlar görünür
ferahlar yüreği çobanın…”