Yıllardır toplumumuzun daha demokratik bir toplum olması yolunda düşler kurmaktayız.
İşte sistem tasarımları yapmaktayız.
Parlamenter rejim üzerine titremekteyiz.
Öte yandan…
Uygulanması gereken siyasal sistem ve model adına, saflara ayrışmakta ve kutuplaşmaktayız.
Yine kimimiz, ülkemizin en iyi bir biçimde “Başkanlık Sistemiyle” idare edileceğine kani olmuş durumda.
Müzmin muhalifler ise… Tutturmuşlar… “Güçlendirilmiş parlamenter rejim” şarkısını terennüm etmekteler.
Pekii… Bu tartıştığımız ve üzerine kafa yorduğumuz sistemleri, ideolojileri, modelleri varedecek, yaşamda anlam bulmasını tesis edecek faktör nedir?
Tabii ki insandır.
Soyut kavramlar üzerine o kadar fazla kafa yoruyor ve çenemizi çatlatıyoruz ama, demokrasinin ve siyasal faaliyetlerin odak noktasındaki “insan/yurttaş” adına fazlaca sarf etmiyoruz.
Sosyal bilimlerde de sanırım diğer bilim alanlarında da… Anlamlı yaklaşım ve değerlendirme parçadan bütüne yaklaşmadır.
Eğer bizler daha “demokratik bir toplum” veya daha “demokratik bir siyasal yapı” için hedef tayin ediyorsak…
Bu ancak… İnsanımızın toplumsal yapının her kademesinde yetiştirilmesiyle mümkündür. Aileden başlamakla okul düzeyinde ve sonrasında yaşamsal dinamiklerin farklı katmanlarında “demokratik bir birey” oluşturmanın/varetmenin derdine düşmek durumundayız.
Çağdaş demokratik norm ve değerleri içselleştirmiş bir birey, hem ileri demokrasi hedefinde hem de istikrarlı ve sürdürülebilir kalkınma istikametinde “manivela” işlevi görecektir.