Hayatla Yüzleşmek

Kendisiyle barışıp kendi olmaktan çok uzakta kalabalık bir topluluğuz. Amaca giden yolda her şey mubahtır düşüncesiyle kendinden bile vazgeçmiş milyonlarca insan yaşıyor bu kara parçası üzerinde. Hem biçimsel hem düşünsel hem de davranışsal bir sahtelik alıp başını çoktan varmış varacağı yere. İnsan kendi olmaktan vazgeçip çoktan öylesine bir mahlukat olmuş ki, aklını da gönlünü de kiraya vermiş.

Sistemde siyasetten sanata, edebiyattan müziğe en üst mevkiler tutulmuş. Sistem buna göre istediğini halka dayatıp kısır döngü oluşturuyor. Popülerizm ve yozlaşma özgün potansiyeli bu şekilde ortaya çıkarmıyor. Bu yüzden halklar değerli bir düşünürü de, sanatçıyı da, alimi de, ozanı da yaşarken değil de yüzyıllar sonra fark ediyor. Çünkü bu değerli insanlar yazarken, konuşurken insanoğlu her şeyi tüketmekle meşgul. Sistem onların yaşarken anlaşılmasını istemiyor. Bu insanlar anlaşılırsa tüm dünyada hâkim olan emperyalizme karşı uyanış çok çabuk olur. Bundan dolayı sistem halka yön verecek, mum olacak her olgunun başına kibirli, her şeyi ben bilirim diyen insanlar koyuyor. Cehaleti besleyerek farklı görüş ve fikirlerin üstüne böyle basıyor, gerçekler de sır olarak kalıyor. Kitap yazması gereken çok insan yazamıyor, müzik yapması gereken çok insan sanatını geniş kitlelere gösterecek alan bulamıyor, insanlığa faydalı olacak, mum olacak insanlar başka işler yapıyorlar.

Cehalet sadece halka cahil deyip hakaret etmek değildir. Bir ülkede cehalet baskınsa siyasetten, sanata, felsefeye, müziğe başların kibirli insanlar değil de tevazu sahibi bilgeler, alimler tarafından tutulmadığı içindir. Bu sanatta, müzikte, sporda, bilimde de böyledir. Ne cevherler var ama ortaya çıkaracak kimse yok. Dünyada iyi bir dalda gelişmiş ülkelere bakın daha çocukken dibi karıştırıyor, cevher arıyorlar. Bizde ise olanı bile göremiyorlar, insanların kendi şansına bırakılmış. Manken kitap yazıyor, zengin para basıyor, albüm yapıyor. Sistem böyle meşgul ediyor. Çünkü bunları yayınlayanlar, medya yetkilileri, albüm yapanlar işte o kibirli aslında hiçbir şey bilmeyen insanlardır. Sistemin adamlarıdır. Şimdide diziler ve birçok kalitesiz programlarla halk gerçeklerden uzaklaştırılıyor. Popülizm ve yozlaşma her sektörde. Hep kibirli ama içi boş insanlar var başında da. Yoksa bu kadar cehaleti 21. yüzyılda nasıl açıklayabiliriz.

İnsan öğrendikçe, bilgi sahibi oldukça karar verir inanıp inanmayacağına. Bir çoğumuz körü körüne inanıyoruz pek çok şeye. Düşünmeden, taşınmadan. Doğru mu? Yanlış mı? Araştırmıyoruz bile. Bir fikrin, bir bireyin peşine takılıp gidebiliyoruz. Kimdir? Nedir? Ne değildir? Sorgulamadan.

mirac-ozdemir
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Stefan Zweig
Sonraki
Sosyal Medya Üstünden İkna ” Covid-Aşısı ve YouTube”

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.