Ayakkabıların Dili Olmalıydı Allah'ım

Uzun zamandır aynaya bakmıyorum. Bakmıyorum değil, bakamıyorum. Bıraktığım kişiyi görememek beni kaç miktar üzer bilemiyorum. Bilememek kadar boktan bir durum yok. Belirsizlikler, ihtimaller, acaba’lar, ama’lar bunlar hep insan ömründen çalıyor. Yola çıktığım kişi ile yolun ortasındaki kişi aynı değil. Yolun ortasına geldik mi bilemiyorum ama yolun aynı yol olmadığı kesin. İşin kötüsü yol nasıldı onu da hatırlamıyorum. Memleketsizlik ne kötü, sürekli yoldasın. Varış yok. Belirli bir varış yoksa yolda olmanın bir anlamı var mıdır? Bunu düşüneceğim, çünkü yola, yolda olmaya haksızlık etmek istemiyorum. Beni anlıyorsunuz değil mi? Bunlarla birlikte her zaman yola çıkabildiğimi düşünmüyorum, yolda olduğuma inanmadığım zamanlar oluyor fakat bu bambaşka bir mevzu. Belki de öyle bir yol yoktur. Belki de olmayan tek şey benimdir. Sorun bende, sen en iyilerine layıksın yol! Önemsenmeyen, vakit ayırılmayan salonun bir köşesine göt kadar yapılan mutfaklar gibiyim. Sürekli kirlenen ve toz olan salonlar gibi. Ne salona ne mutfağa kızabilirsin. Müteahhit, senden adam olmaz! Yağ koktu buralar. Konu çok sapıyor. Neredeyiz? Evet yolda. Ayakkabıların dili olmalıydı Allah’ım. Bir kez olsun konuşabilmelilerdi. Hayır, hayır bu benim fikrim. Estağfurullah, elbette ki sen en iyisini bilirsin. Allah’ım biletimi keserken alta bir dipnot düşmen gerekirdi. Ayrıca şunu da söylemek istiyorum benim bir memleketim var! Vardı! Kapılarını kapatmadan önce. Ama benim bir memleketim var. Duydun mu? Benim bir memleketim var.

Nuri Bey Apartmanı
dik dur, su iç, gereksiz şeylere üzülme
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İyi Bok Yedik Baba
Sonraki
Rabbim Tepemden Bakıyor

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.