Merhaba! Nasılsın? Ben iyiyim ^^ Bu satırları “Love Is Gone” şarkısını 8d dinlerken yazıyorum ehe. Aslında bu şarkıyı dün keşfetmiştim ve hoşuma gitti. Bu sabahta pinterest’te gezerken 8d şarkılar hakkında bir yazı buldum. Müziğin ve enstürümanların sesinin kulaklık taktığımızda sağ ve sol kulağımızda gezinmesi gibi bir şey kısaca. Ve cidden çok güzel. Evet bugün sana hikayemden bahsedeceğim! BUNUN HAKKINDA ÇOK HEYECANLIYIM ÇÜNKÜ SADECE ANNEM VE 2 ARKADAŞIM BİLİYOR. Büyük harfler benim dilimde heyecan ve yerinde duramama gibi şeyleri ifade eder sakin ol sana bağırmıyorum =-= Öhö öhö! Öncelikle ismi şuanlık “Yatağımın Altındaki Ses” bu cümle tüm hikayeyi kafanda canlandırmaya yetiyor. Bu güzel. Öncelikle bu fikri nasıl oluşturduğumu anlatayım. Bir gün (internetsiz ve mutsuz zamanlarım) word dosyalarında geziniyordum ve anneme ‘Anne bana bir hikaye fikri verir misin?’ dedim. Şunu da ekleyeyim annem bir hikaye bulma konusunda çok yeteneklidir. Kendisi gençliğinden beri dizi altyazılarını çeviriyor. Bu yüzden yüzlerce dizi izledi çoğunlukla romantik (: Her neyse işte o günde bazı fikirler vermişti. Ama bunlar bana pek yetmemişti. Sonra aradan zaman geçti, bir gece doğru hatırlıyorsam hava yeni yeni aydınlanıyordu. Evet bir rüya gördüm. Genellikle rüyalarım da bir öcü tarafından takip ediliyor ve koşuyor olurdum. Ve bir not düşeyim: Hayatımda hiç bir rüyamda bile uçmadım TT. Bu rüyamda başka bir gence aşık oluyordum. Birlikte oluyorduk. Bir ayrıntı vereyim (gülmek için ne yazmam gerek bilmiyorum ama güldüğümü farz et) havuç kafalıydı yani turuncu saçlıydı bildiğin. Yeşil gözlüydü. Sonra işte güzel bir ilişki falan. Diğer sahnede ranzam da oturuyorduk. Eski ranzam. Ben salya sümük ağlıyordum ama sor neden? Ulan o kişi de insan kılığında öcü olmasın! Bir kere yüzüm gülse şaşarım. Ardından ne olduuu. Ellerimi tutup gerçekten beni öldürmek için geldiğini ama bana aşık olduğunu söylediii. Sonra güzel ilişki devamke. Ama öyle seviyoruz ki birbirimizi ben bunu rüya bile olsa içimden hissediyorum… Sonra birden sahne değişiyor. Bir otobüs garı. Evet dostum öcüler otobüsle öcüler diyarına gider sırıtma. El ele tutuşmuşuz. Elinde bir bavul var. Acıklı bir sahne ama zıt olarak ikimizde içten bir şekilde gülümsüyoruz. Tam o an yine sahne değişiyor. Ve elini tuttuğum kişi tanığımız bir başka genç kendilerine gıcığım var her neyse. Elimi birden çekiyor ve eve gidiyorum. Anneme anlatıyorum inanmıyor. Sonra uyandım işte. Baya baya ağlıyorum! Ben de ne olduğunun farkında değilim. Sonra işte ranzadan aşağı indim. Bir kağıt vardı masanın üzerinde. (Biliyorsun çizerim ve kalem kağıt her yerde (:) Direkt o acıklı gülümsediğimiz sahneyi çizdim. Ve gittim geri yattım ehe. Sonra bu da benim için ilham kaynağı oldu. Ve bir kaç ay gece uyumadan tek tek hayal ettim sahneleri. Vay be sonun da taslaklardan başka bir şey yazacaktım! Ve hikaye ortaya çıktı. Şimdi sana anlatacağım ama kimseye söyleme! 私は知りたいです Başlayayım ; Ana karakterimiz Amie (adın da hala emin değilim ama taslak adı bu) bir akıl hastanesinde yaşıyor. Burası kızlar için yapılmış ‘ruh sağlığı hastanesi ve bakımevi’ denebilir. 5 yaşından 25 yaşına kadar tüm kızlar burada kalabiliyor. Amie’de 5 yaşında bu hastaneye verilmiş. Amie’nin sorunu şu ; Her ay belirli bir gün (benim hiçin hala belirli değil ehe) gece yarısından sonra yatağının altından bozuk keman sesleri duymaya başlıyor. Ardından kendi isminin insana benzemeyen bir sesin haykırdığını duyuyor aynı anda da boğazlanıyormuş gibi (bu sesin nasıl bir ses olduğunu kafanda canlandıramadıysan ‘Mama’ filminde ki ruh kadının bağırışını dinleyebilirsin tam anlamıyla bu) Ve yatağın altından 20’li yaşlarında bir adam çıkıyor. Bu arada şöyle bir not ekleyeyim ‘her ay farklı bir adam’. Tabi hepsinin ayrı bir gücü oluyor. Bazısı kızla bir tüymüş gibi oynuyor bazısı her çıkardığı sesi duyuyor gibi. Ama hepsinin iki ortak yanı var. Biri Amie’yi öldürme amaçları olması diğeriyse ellerinde hep bir bıçak olması ama bu bıçağı asla kullanmazlardı. Sanki son anda ölümcül yarayı vermek için kullanacak gibiydiler. Ve bıçakların üzerine 206 sayısı kazınmıştı. Buraya girmeyeceğim. Ve bir gün kızımız bahçeye iniyor odasından. Atkısını arıyor ailesinin tek hatırası. Sonra bir elma ağacı var ilk geldiğinden beri en yakın arkadaşı olan. Altına oturuyor ve yanından bir erkek sesi geliyor. Başını çevirdiğinde, siyah kundura- şaka şaka siyah deri şık ayakkabılar görüyor. Kafasını kaldırıyor. Üstünde ki her şey siyah olan gökdelen gibi bir adamla karşılaşıyor. Ama işin garip ve ürkütücü yanı Amie gözlerini ne kadar kırparsa ya da ovalarsa ovalasın adamın yüzünü bulanık görüyor. Adamla garip bir konuşma yapıyorlar. Adam sanki insanlıkla yeni karşılaşmış bir entelektüel gibi davranıyor! Amie kafasını çeviri- Bu günlük bu kadaarrr. Seni pek sıkmamaya çalışıyorum. Umarım doğru dürüst yazabilmişimdir. Hikayeye söz yarın devam edeceğim! Ve devamı epey heyecanlııı. Bu ara da bir kitap sipariş etmiştim ve yarın geliyorrr acayip mutlu ve heyecanlıyım! A bu arada kuzenim bana çok güzel bir pijama göndermiş anime izleyen biri olarak tek izlemediğim anime naruto TT Pijamanın üzerinde de Pain karakterinin giydiği siyah pelerinin üzerinde ki kırmızı bulut sembollerinden var. Ve aşırı havalı! Benim pijamam de siyah ve üzerinde kırmızı bulutlar var! Çok güzel. Eh evet sadece söylemek istedim. Seni pek sıkmamaya çalışıyorum. Umarım doğru dürüst yazabilmişimdir. Sana buradan bolcaaa umut ve güzel bembeyaz bulutlar gönderiyorum… ki o bulutlar başının üzerinde toplansın ve düşüncelerini benim ki gibi karanlık yağmur bulutlarından kurtarsın. Yine gelll!
Bulut ve Genç
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
1 Yorum
Beğenilenler