Kalabalıklar arasından bir hayalet gibi süzülüyor silüetim ! Kimseye değmeden ,dokunmadan ,çarpmadan öylece geçiyorum aralarından ! Seslerini duyuyorum durmadan , bağrış çağrış harflerin cümleleri dövdüğünü duyuyorum ,içi boş manasız ve acımasız ! Kokuları geliyor burnuma kokuşmuş ,çürümüş et yığını gibi hepsi ,öylesine ruhsuz , duygusuz ! Hızlı adımlarla nefes nefese ayrılıyorum aralarından! Soguk duvarlı evlerin yanından geçiyorum demir sürgülerin sesi kulağımda ,hepsi içeriye doğru kapanan , tahta çerçeveli pencereler çiçekli perdeleri olan , hepsi kapalı hepsi içeriye açılan ! Ne vardı içeride bu kadar ya da dışarıda insanları korkutan ? Kendime çarpıyorum sürekli dört tarafı duvar bu rutubet deryasında , adına ev diyorlar çatı ve kapıyı bırlestirince duvarlar ! Varlığımın korkunç yalnızlığına çarpıyorum bir ayağı kırık ve sallanan masamda saksıda bir ölümü suluyorum her gün ! Ne çok benziyor çürümüşlüğümüz , cansızlığımız , bir ölüm büyür mü hiç bilemiyorum ama bir hayat nasıl küçülür gördüm ! Ellerime bakıyorum uzun uzun belirginleşen çizgilerinde hayat belirtisi aramak gibi …nabzıma dokunuyorum ,yalnızlığımın prangalarının çürüdüğü yerinden bileklerimin , yalnız yaşayan ölüler bilir atan nabzın manasızlığını , ya yoksam sevgili kurumuş çiçek ya yalnızsan bu saksıda ve sulanmıyorsan nasıl korkuyorum bir bilsen !
Ya yoksam ?
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
2 Yorum
Beğenilenler