Anksiyete bozukluğu , yoğun, sürekli devam eden bir endişe hali ve günlük hayatta rastlanılan durumlara karşı korku olarak tanımlanabilir.
Peki tanımları bir yana bırakırsak nasıldır bu bozuklukla yaşamaya çalışmak? Normal insanlar için kaygı genelde büyük bir problem değildir gerekli durumlarda ortaya çıkar ve gider diğer tüm hisler gibi.
Fakat anksiyete bozukluğu olan kişiler için olaylar bu kadar basit gelişmez. İnsanlarla tanışmak yeni ortamlara girmek çok zor gelir, sizin hakkınızda ne düşündükleri gelecekte ne olacağı hakkında çok düşünürsünüz içinde bulunduğunuz mutlu anları düşünerek kaygılanarak mahvedersiniz her ihtimal sizi çok korkutur, çoğumuz kaçmayı seçer, eve kapanmak insanlardan kaçmak çözüm gibi gelir.
Kendi aklınız size düşmanken ve böylesine savunmasız hissederken kaçmak istemekten daha doğal bir şey yok elbet,fakat ardınızda bıraktığınız hayata ne olacak? Görebileceğimiz yüzlerce yer tanışacak muazzam insanlar, unutacağımız dünler yaşayacağımız günler var. Nasıl yapacağız diye düşünüyor olabilirsiniz söz konusu bir bozukluk olduğu için önce profesyonel yardım almamız gerekiyor. Bu faslı geçtiysek kaygımız hafifletmek için yapacağımız en iyi şey mutlu yerimizi bulmak olur. Mutlu yer ; kendimizi en güvende hissettiğimiz düşünce, yer, kişi, şarkı, aktivite olabilir. Kaygılarınızın ağırlığını hissettiğinizde gözlerinizi kapatıp mutlu yerinizi düşünün sizi evde, huzurlu hissettirecek o şeye odaklanın. Her şey daha iyi olacak.