Aşırı düşünme problemi

Bir konu veya durum hakkında düşünmek, problemi çözmemiz ve bir şeyleri başarabilmemiz açısından gerekli bir eylemdir. Son derece insani bir faaliyet olan düşünme eylemi, gereğinden fazla yapılırsa sosyal yaşantıda ve bireyin iç dünyasında çeşitli sıkıntılara yol açabilir. Aşırı düşünmek, beraberinde odaklanma problemi, kaygı ve endişe, yapılan işten hiçbir şey anlayamama, sürekli diken üstünde hissetme gibi durumları getirir. Kişi bunu elinde olmadan yapsa da bir nebze olsun kontrol altına alabilmesi için yapabileceği bazı şeyler vardır:

~Aşırı düşünmenin işlevsel olmadığını kabul etmek. Genellikle dayatılan bir algı vardır’ne kadar düşünürsen o kadar çabuk çözersin’ algısı. Bu tamamıyla yanlış bir algıdır. Her şeyi çok düşünerek çözmemiz ne yazık ki mümkün değildir. Aksine, kişi ne kadar çok düşünürse gergin ve mutsuz hissedecek, strese girip çözüm geliştirme becerisini de topyekun kaybedecektir. İlk olarak bunu kabul etmek biraz olsun kişiyi rahat hissettirebilir.

~Her şeyi kontrol edebilmenin mümkün olmadığını bilmek. Kişinin kontrol altına almaya çalıştığı durumlar, o kişi kontrol altına aldığı(nı düşündüğü) için gerçekleşmeyi bırakmaz. Bu nedenle kişi her durumu kontrol edemeyeceğini kendine hatırlatmalı, evrenin düzen ve uyumuna güvenmelidir.

~Geçmişte yaşanan olayları senaryolarla gündeme getirmemek. Kişinin başına talihsiz olaylar gelmiş olabilir. Ayrılık, küslük, kavga vs. birçok şey olabilir. Kişi bu olayları sürekli kafasında canlandırıp ‘şöyle desem ne olurdu? bunu yapsam her şey düzelir miydi?’ gibi birtakım düşüncelerle kendini sık sık sorgularsa, içinden çıkılmaz bir hâl alır ve aşırı düşünme problemini son derece tetikler. Bu nedenle geçmişle alakalı durumlar olabildiğince az düşünülmeli ve soru kalıpları gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır.

~Geçmişteki hatalar üzerinde fazla durulmaması. Her insan hata yapabilir ve hatalarının farkına varıp ders alabilmek büyük bir erdemdir. Ancak bir yerden sonra bu hatalar üzerine düşünmek, kişinin kendi benliğiyle verdiği mücadeleye dönüşebilir. Yapılan hatalar da bazen kişi için anlam taşır. Olgunluğa erebilmek için hata yapmak oldukça gereklidir. Kişi sürekli kendini suçlamak yerine ‘elimden geleni yaptım, hatalarımla özel ve değerliyim, mükemmel olmam şart değil ‘ gibi telkinleri kendine hatırlatarak zehirli düşünce bulutlarını üfleyip uzaklaştırması yapılabilecek en doğru işlevdir.

~Düşünülen konuyu her an zihnin bir köşesinde tutmak yerine belirli bir zaman dilimine bırakmak. Kişi gün içinde her an bir konuyu durmaksızın düşünürse hem yapılan işten verim alamaz, hem de anı yaşayamaz. Eğer ki düşünülen konu mutlaka düşünülmesi şart olan bir konu ise, kişi kendince bir zaman belirlemeli ve o zamana kadar düşünmeyi bırakmalıdır. Yine de aklına gelir ve istemsizce düşünmeye başlarsa kendine ‘şuan bunu düşünmenin bana bir getirisi yok’ diyerek kendini bilinçlendirmesi gerekir. Kolay olmayacaktır ancak sonradan alışkanlık haline getirmek mümkündür.

~Düşünülen konuları kategorize etmek. Kişinin zihninde sorun haline gelen ve vicdani açıdan içini sıkan konuları kaleme alıp yapabileceği şeyler hakkında plan yapması, o konuyu somutlaştırıp vicdani yükü hafifletmek açısından önemlidir. Kişi elinden geleni yaptıktan sonra o kağıda bir daha dönüp bakmalı ve yapabileceği başka bir şey olup olmadığını kontrol etmelidir. Sonrasında beyin bu konuyu eskisi kadar sorun haline getirmeyecektir. Aynı zamanda kişi de elinden geleni yaptığını bildiği için vicdani sorumluluğu üzerinden atacaktır.

~Mekan değişikliği yapmak. Herhangi bir uğraşın ortasında akla gelen o saplantılı düşünce bulutları kişinin üzerine gelmeye başladığı an pratik bir çözüm olarak kişi bulunduğu mekanı değiştirebilir. Örneğin yatağın içinde ise kalkıp yürüyüş yapmak, bir arkadaşını aramak veya sevdiği bir şeyle ilgilenmek kişiyi biraz olsun düşüncelerinin esiri olmaktan kurtaracaktır.

~Düşünceler uykuyu kaçırdığı an farklı şeylere yönelmek. Kişi saatler geçmesine rağmen kafasındaki düşünceler yüzünden uyuyamamışsa, yapmaktan hoşlandığı şeylere yönelmesi yararlı olacaktır. Kitap okumak, balkona çıkıp hava almak, bir şeyler izlemek kısacası aklını dağıtacak şeylerle ilgilenmek, kişinin uykusu gelene kadar yapması önerilen bir metottur. Uyku gelene kadar kısır döngü olarak uygulanmalıdır.

~Başka insanların sorunlarını dinleyip çözmeye çalışmak. Kişi eğer ki yapması gereken her şeyi yapmış, deneyip çabalamış yine de bir şeyleri çözememişse farklı insanların sıkıntılarını dinleyip kendi sıkıntısının aslında sandığı kadar büyük olmadığını fark etmelidir. Bunu yapması kişinin sorun çözme kabiliyetini arttırırken bir yandan da hayata farklı bir perspektiften bakmasını sağlar.

carpe diem
Subscribe
Bildir
3 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Gelmeyen
Sonraki
Doğal yöntemlerle saç rengimizi açıyoruz

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.