Ben çok güzel zamanda doğmuş büyümüş bir kadının. Sakarya/Akyazi’da dünyay geldim. Cennetten bir köse denilebilecek bir köyde. Doğa ve hayvanlarla iç içe yaşadım cocuklugumu. Şimdi ise 17 yaşında bir erkek evlat annesiyim ve onun geleceği için çok endişeliyim! Istanbul’un beton yığınları arasında doğdu ve herşeyi hazır tüketmeye alışmış bir yeni nesil geliyor… Öyleki aldığı,yediği,içtiği, yaptığı her şey hazır. Evinde kullandığı her şey hayatini kolaylaştırdığı kadar aslında zorlastiricakta. Çamaşırı makine yıkıyor, bulasigi makine yıkıyor, evi süpürge ile biraz olsun beden gücü ile süpürüyor, suyu ketıl kaynatıyor, kahveyi makine yapıyor,ellerinde akıllı telefonlarla hayatlarii kısıtlanmış yeni bir nesil. Ne bekleye biliriz bu nesilden? Yada onları hangi kötülükler bekliyor? Dünyada bunca kötülüğün olduğu yerde onların geleceği ne olacak? Eskiden 3 günde gidilen yere şimdi 1 saatte gidiyoruz ve gittiğimiz yerin de bi kıymeti kalmadı. Kısacası zor olan güzeldir. Hayat ne kadar zor ise değeri var… Hayatımız ve çocuklarımız hayati çok kolaylaştı, bu yüzden hayattan zevk alamıyorlar, zevk alamadıkları için piskolojik sorunlar ortaya çıkıyor…
Yarın ülkemizde savaş cikmayacaginin, başka bir kötüolay olmayacağının garantisi yok. Ne tehlikeli bir zamanda yetişiyor bu nesil. Her an hastalanabilirler, gittikleri bir yerde bomba patlaya bilir, yada bir tarikatın kurbanı olabilirler… Her şeyi hazır tüketen nesil sorgulamadan uzak kalır ve kandırılmaya en müsait insanlardır. Ben oğlum için endişeliyim,onun geleceği için… Bugün Covid belası var yarın neler olacak kimbilir! Endişeliyim dünya çocukları için!