91. Akademi (Oscar) Ödülleri Ne Zaman? Adaylar & Çok Konuşulanlar
23 Şubat gecesi düzenlenecek 91. Oscar Ödül töreni bu seneki adaylıklarıyla adeta rengârenk! Lakin bu yazımızda adaylar yerine Oscar’da yaşanan değişim rüzgârlarına kulak vereceğiz. Bir sonraki yazımızda elbette ki de bu senenin adaylıklarını ve muhtemel kazananlarını konuşacağız. Fakat adaylardan daha önemli olan bu seneki Akademi Ödüllerini geçtiğimiz senelerdeki ödüllerden ayrışan yönlerini konuşacağız!
Üç Farklı Konuda Derin Yankılar Uyandırdı
Bu seneki Akademi Ödülleri üç farklı konuyla gündemde derin yankılar uyandırdı. Özellikle reklam arasında ödül verme kararı, adaylar arasında kadın yönetmenlerin bulunmayışı ve tabi ki Hollywood’un en prestijli ödül töreninde dünya sinemasının rüzgârının esmesi bu senenin en önemli konuları oldular. E o zaman gelin bu başlıkları tek tek inceleyelim!
En İyi Yönetmen Kategorisinde Kadın Yönetmenler Dışarıda Bırakıldı!
Geçtiğimiz yıl, Greta Gerwig’in En İyi Yönetmen kategorisinde yer almasını nispeten iyi bir gelişme olarak kabul etmiş olsak da bu yıl durum ne yazık ki farklı. Tamamı erkeklerden oluşan En İyi Yönetmen kategorisinin adayları arasında Roma ile Alfonso Cuarón, BlacKkKlansman ile Spike Lee, The Favourite ile Yorgos Lanthimos, Vice ile Adam McKay ve Cold War ile Paweł Pawlikowski bulunuyor.
En İyi Yönetmen Adaylıkları
Bu yıl, The Rider ile ön plana çıkan Chloé Zhao, You Were Never Really Here filmiyle bir kez daha ses getiren Lynne Ramsay, Tamara Jenkins’in Private Life’ı, Debra Granik Leave No Trace adlı filmi, Marielle Heller’ın Can You Ever Forgive Me?’si ve Karyn Kusama’nın Destroyer’ı bu yarışın dışında kalan filmler oldu. Debra Granik, Tamara Jenkins ve Lynne Ramsay’in, Bağımsız Ruh Ödülleri’nde 5 adaylığın bulunduğu yönetmen kategorisinde adaylık elde ettiğini hatırlatmak gerek. Fakat ne hikmetse Akademi en iyi yönetmen kategorisinde onları almayı düşünmedi bile!
Oscar tarihi boyunca yalnızca beş kadın, En İyi Yönetmen kategorisinde aday gösterildi. Lina Wertmüller Seven Beauties filmiyle, Jane Campion The Piano’yla, Sofia Coppola Lost in Translation’la, Kathryn Bigelow The Hurt Locker’la Greta Gerwig ise geçtiğimiz yıl Lady Bird filmiyle adaylık elde “edebilen” isimler arasında yerini aldı. Kathryn Bigelow ise, ödülün sahibi olan tek kadın yönetmen olarak tekilliğini koruyor. Durum böyle olunca Akademi bu sene de bizi pek şaşırtmamış oluyor.
Amerikan Ödül Törenini Dünya Sineması Taçlandırıyor!
Hollywood çok çok uzun zamandır büyük bir krizde. İyi bir sinema izleyicisinin bunu fark etmemesi işten bile değil. Artık yeni bir fikir üretemiyor. Özellikle 90’ların sonra ermesi ve “bağımsız” sinemanın da büyük stüdyoların şemsiyesinin altına girmesiyle bu durum iyice görünür hâle geldi. Sürekli yeniden baştan başlatılan seriler, sonu gelmeyen devam filmleri ve spin-off‘lar, çizgi roman uyarlamaları ve süper kahraman filmleriyle kendini doldurmaya çalışıyor. Hollywood bu durumdayken, kendi kendini ödüllendirme mekanizmasına dönüşmüş olan Akademi Ödülleri durumdan habersizmiş gibi davranmaya devam ediyordu. Ama görünen o ki, artık Akademi’nin de bu konudaki tavrı kırılmış gibi görünüyor. Zira açıklanan 91. Akademi Ödülleri’nde en çok adaylık elde eden iki filmden biri Meksika yapımı ve İspanyolca; diğeri ise Yunan bir yönetmenin çektiği İngiltere çıkışlı bir yapım.
Amerika Dışından 3 Yönetmen Aday
Alfonso Cuarón’un Roma‘sı ve Yorgos Lanthimos’un The Favourite’ı 10’ar adaylık elde ederek öne çıkan yapımlar. Bu adaylıkları daha da ilgi çekici kılan bir detay; iki filmin de En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo gibi çok önemli kategorilerde de aday olması. Buna ek olarak, bu iki film En İyi Yönetmen ve En İyi Görüntü Yönetimi dallarında eşlik eden bir yapım daha var, o da Polonyalı yönetmen Paweł Pawlikowski imzalı Cold War. Yani toparlayarak şöyle söyleyebiliriz ki, sinema dünyasının en çok takip edilen ödüllerine En İyi Yönetmen dalında aday olan üç sinemacı Amerika dışından.
”İyi Sinema”
Yani diyebiliriz ki, Hollywood’un boşalttığı alanlar, “iyi sinema”nın kontrolüne geçiyor olabilir. Tabii ki bu, 2018 için münferit bir durum olarak mı kalacak, yoksa süreklilik arz edecek mi, bunu zaman gösterecek. Yine de göstergelerin ikinci seçeneğe daha yakın durduğunu söyleyebiliriz. Zira sinemanın kendisi gibi, film izleme pratikleri de değişiyor. Artık sinema salonlarının karşısında Netflix gibi dijital platformlar var. Ve 10 dalda Oscar’a aday gösterilen Roma bir Netflix filmi. Bu adaylık sayısı da gösteriyor ki, Roma En İyi Film kategorisinin en büyük adaylarından biri. Ve bu ihtimal gerçekleşirse, yani bir Netflix yapımı En İyi Film Oscarı’nı kazanırsa bu sinemacıların yaratıcı isimleri nezdinde de bir dönüşüme yol açabilir. Çünkü böyle bir başarı, Netflix’in elini daha da güçlendirecek ve şirket, sinemacılara hem ekonomik hem de prestij anlamında daha geniş imkânlar sunabilecek. Bu hâli hazırda yaklaşmakta olduğunu hissettiğimiz dönüşümün daha da hızlanmasının önünü açabilecek, son derece etkili bir gelişme olabilir.
Hollywood Tarafından Bakacak Olursak…
Oscar adaylıklarına Hollywood tarafından baktığımızda ise karşımıza çıkan tablo, malumun ilanı bir bakıma. Zira Black Panther’ın En İyi Film dalındaki adaylığını başka türlü açıklamak mümkün değil. İlk kez bu dalda bir süper kahraman filminin aday olması da Hollywood’un bu türden filmlere bağımlı hâle geldiğinin bir göstergesi. Diğer adaylıklarda da durum pek farklı değil. Akademi’nin pek sevdiği bir çöküş-yükseliş hikâyesi A Star Is Born; A.B.D.’nin yakında tarihinde etkili olmuş bir devlet adamı biyografisi Vice; dünyada tanınıp sevilen bir müzisyeni perdeye taşıyan Bohemian Rhapsody; mevcut konjonktürün de yardımıyla etki alanlarını genişleten BlackKklasman ve Green Book. Pek de şaşırtıcı değil.
Bunca yabancı film adaylıklarından sonra Akademi itinayla her adaylığa birer tane serpilmiş Hollywood filmlerine ödülleri verirse anlayacağız ki Akademi’de her şey aynı, değişim söz konusu bile olmamış.
‘’Sizin Ödüllerinizi De Reklam Aralarında Verelim Canım, Ne Olacak?’’ Kararı!
Adeta bütçe sıkıntısından ne yapacağını şaşırmış bir Akademi ile karşı karşıyayız! Son yıllarda izlenme rakamları düşen Oscar ödül töreninin süresini kısaltmak isteyen Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi, bu hafta başında yayınladığı açıklamayla En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Saç ve Makyaj, En İyi Kısa Film kategorilerinde ödüllerin reklam aralarında verileceğini açıkladı. Akademi’nin bu kararı sinema dünyası tarafından tepkiyle karşılandı. Kararın açıklanmasının ardından sinema dünyasının önde gelen birçok ismi tepkisini dile getirirken Martin Scorsese, Quentin Tarantino, Spike Lee gibi önemli isimler bir araya gelerek Akademi’nin bu karardan vazgeçmesini isteyen bir açık mektuba imza attı.
Bugün o açık mektuba imza atanlara birçok önemli isim daha katıldı. Alfonso Cuarón, Christopher Nolan, Michael Mann ve Guillermo del Toro gibi saygın yönetmenlerin yanı sıra George Clooney, Brad Pitt, Robert De Niro, Elizabeth Banks, Peter Dinklage ve Kerry Washington gibi oyuncular da Akademi’nin kararını eleştiren açık mektuba ismini yazdırdı.
Akademi’nin Sorunlu Dönemi
Akademi gelen tepkilerin ardından bu skandal karardan geri adım atmış olsa da, bu yıl Oscar’a giden yolda yaşananlar Akademi’nin sorunlu bir dönemden geçtiğini gösteriyor. Oscar Ödülleri’ni daha popüler hâle getirmek için En İyi Popüler Film Oscarı verme gibi dâhiyane fikirler üreten Akademi yönetimi, zamanın ruhuna ayak uydurup popüler kalabilmek adına Oscarlar’ı sinema dünyasının en prestijli ödülleri yapan değerlerden vazgeçmeye hazır görünüyor.
Bu yazıda 91. Akademi Ödüllerinin bir nevi dedikodusunu yaptık diyebiliriz. 23 Şubet gecesinden önce bütün Akademi adaylıklarını inceleyeceğimiz bir yazıda gelecek. Siz de bu yazıdan önce ve ödül gecesinden önce bu senin adaylıklarını izleyerek kendi favorilerinizi seçmeye devam edin!
Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerdiğimiz İçerikler:
- 91. Akademi Ödülleri (Oscar) Öne Çıkanlar & Gecenin Yıldızları
- Hak Edenlerin Kazandığı Bir Gece: 76. Altın Küre Ödülleri
- 14 Yıllık Bir Aradan Sonra: Organize İşler ”Sazan Sarmalı”
İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: