Ben bir zamanlar bir seriye başlamıştım. Karantinada yazı pratiği diye. Hevesle başlanan bir çok şey gibi düzenini ve devamını sağlayamadım. Ama o plandan yazmaya devam etmek istiyorum. Bugünkü plan çocukluğa inmek
Haydi hep beraber zihnimizin kuytularını kurcalayalım biraz.
Ben milenyum çocuğuyum. Yani tüm bu sanal dünyaları, şimdiki teknolojik düzeni ergenliğinde yakalamış kesim. Yani çocukluğunda her şey daha gerçek olanlardan. Bugünkü yazı ödevim aslında çocukluk anısı anlatmak. Ama ben de öyle uzun uzun anlatabileceğim anılar yok. Kesik kesik hatıralar sadece. Şimdi onları toparlayıp sizlere nasıl bir çocukluk geçirdiğimi anlatacağım. Haydi bakalım dalıyoruz bu hikayeye.
Bİr varmış, bir yokmuş. Zamanın birinde kara kuru, biraz hasta bir kız varmış. Bu küçük kız dünyaya geldiğinin 2.ayında hastaneye yatmak zorunda kalmış. Zavallı annesi için hasta bir bebek büyütmek hayli zor olmuş tabi. Çok şükür o bebeğin hastalığı çok ciddi değilmiş. Sadece alerjik bronşiti varmış. 6 yaşına kadar falan bu çocukluk hastalığı pek peşini bırakmamış. Hava kullanmak zorunda kalmış. Sonra düşünce morarıp nefessiz kalıyormuş bazen. Küçük çocuk herkesi çok korkuturmuş böyle zamanlarda. Bİr tek annesi duruma da alıştığından biraz, bir tek o müdahale edebiliyormuş minik bebeğine. Sonra bu bebecik büyümüş. İİlkokul çocuğu olmuş. Hastalığı atlatmış. Artık okulda rahat rahat koşturup oynayabiliyormuş. Hatta artık dışarı arkadaşlarıyla oynama bile tek başına çıkabiliyormuş. Seksekler, saklambaçlar bütün çocuk oyunlarını oynarlarmış o zaman. Oturduğu binada da bir sürü çocuk varmış. Hepsi beraber bir sürü oyunlar oynar bazen yaramazlıklar yaparlarmış. Bir gün çamurdan pasta yaparlarken akıllarına bir fikir gelmiş. Çamur topları yapmak. Aralarında biri çok hınzırmış. Bu küçük zararsız eğlenceli fikri biraz dönüştürmüş. Allahtan diğer çocuklar biraz usluymuşta, 5 yıl sonra bina boyanırken duvarlarda kalmış çamur topları dışında bir zararları dokunmamış.
Gel zaman git zaman bu çocuklar büyümüş. O küçük yaramazlardan bazıları uçmuş yuvadan. Ancak o güzelim çocukluktan geriye çok değerli bir şey kalmış. İki güzeller güzeli genç kızın bebeklikten getirdikleri dostlukları…