Karahindibaları bilir misiniz? Hani şu çocukken toplayıp toplayıp polenlerini üfürdüğümüz yabani bitkiler. Nisan mayıs aylarında sarı sarı her yerde gördüğümüz çiçekler. Bilmeyenler için bu sarı ve o beyaz toplu şey ikisi de aynı. Birinden birine dönüşüyor işte.
Ancak ben size karahindibaları anlatmaya gelmedim. Onlara farklı bir gözle bakmaya ne dersiniz. Biz insanoğlunun doğadan çıkaracağı çok ders var. Bugün de karahindibalardan bir şeyler öğrenelim diyorum. Gelin karahindibaların yaşamlarına yakından bakalım.
Bir tohum yere düşüyor. Üstünden yıl geçiyor. Bin bir çileyle büyüyüp çiçek açıyor. Sonra çiçek kapanıp yeniden oluşuyor. Her bir tanesi dönüşüyor. Her bir tanede yeni bir hayat taşıyor. Bir rüzgar ya da bir insan bu yeni hayatları uçuruyor. Her bir tane farklı bir yere düşüyor. Sonra yeni baştan yaşanıyor her şey. Pes etmek yok. Yerinden edildin diye küsmek yok.
Şu fotoğrafa dikkatle bakın. Ne hissediyorsunuz. Benim ilk dikkatimi çeken şey yalnızlık. Bir tane tohum uçmuş gelmiş. Bir bankın arkasında büyümeye ve yeni hayatlar yetiştirmeye çalışıyor. Bulunduğu yere bakmaksızın. Dış etkenlerden bağımsız sadece işine yapıyor.
Bugün ben bu karahindiba olmaya ne dersiniz? Gelin birlikte deneyelim. Dış etkenlerden kendimize bahaneler üretmeyi bırakıp işimize odaklanalım.