Bir varmış bir yokmuş. Bulunduğumuz dünyada sıradan bir hayatın içine hapsolmuş, güzel mi güzel, akıllı mı akıllı bir genç kız varmış. Bu genç kız ders çalışmayı çok severmiş. Sınıflarında hep başarılı olurmuş. Öğretmenleri onu severmiş. Derken zaman geçmiş gitmiş. Bu kız büyümüş. Artık üniversiteye gidecekmiş. İstediği üniversiteyi kazandığını duyunca sevinçten havalara uçmuş. Büyük bir heyecan ve mutlulukla başlamış üniversiteye. Burada her şey çok farklıymış. Zaten pek girişken olmayan bu kız burada da pek arkadaş edinememiş. O nedenle yemeklerini hep yalnız yiyormuş. Zamanla alışmış bu duruma. Yine derslerinde çok başarılı olmuş. Yalnızlıkla başa çıkmayı bu durumdan keyif almayı öğrenmiş. Aradan yıllar geçmiş. Artık bu kız üniversiteyi bitirmek üzereymiş. Çok fazla arkadaşı olan insanlar çoktan iş anlaşmaları yapmışlar girişkenlikleri sayesinde. Bu kız ise aşamadığı korkuları ve çekinceleri yüzünden açıkta kalmış. Ve korkmaya başlamış. O kadar çabam boşa mı gidecek diye. Derken bir mucize olmuş. Her insanın çabasının karşılığını alması gerektiğine inana bir insan çıkmış karşısına. Bu kişi de kızın okuduğu üniversiteden mezunmuş. Kendi işini kurmuş ve özellikle kendisi gibi olan çekingen ama başarılı yeni mezunlara bu şirkette imkan vermek istiyormuş. Okuldaki hocalarla görüşmüş. Ve herkesin aklına bu genç kız gelmiş. Kızla görüşmüş. Aradığı özelliklerin ve bilginin bu kızda olduğun görünce hemen onu işe almış. Çekingenim diye işsiz kalmaktan korkan kız tüm girişken arkadaşlarından daha önce işe başlamış.
MUTLU SON