1-Kalbim kopsun ama gülüşünden mahrum bırakma beni.
2-Koca evrenin derdi bana girsin ama şu içimdeki aşk’a zarar gelmesin.
3-Al bak bu kalbim, ruhum, bedenim, malım mülküm; hepsini üzerine yapıyorum.
4-Bu duygular çığırından çıkmaya başladı sanırım.
5-Suratıma dünya oturmuş hissiyatı ile hep bir ilişkili ama acılı yalnızlık.
6-Ve demek benden sıkıldın? Ayşe’nin bacakları daha uzun demek…
7-Patates çuvalı gibi fırlatılıyorum sanki ama uçarken havada bir rahatlama da gelmiyor değil.
8-Ahh yerdeyim, kafam gözüm ruhum patlamış; ayağa kalkamıyorum, süreneyim bari azıcık.
9-Tamam yeter artık bu kadar arabesk; dalağımla beynim yer değiştirdi.
10-Şooo taraftan ilerle beni ayağa kaldırma zira yürüyen yerlerim ağrıyor.
11-Bak bu kapı; aha işte bu da sapı.
Aşk’a ve ilişkilere dair çok şeyler söylendi çok dahası da söylenir; yazılır, çizilir, oynanır, sergilenir ama tek bir gerçek vardır ki hep gözden kaçar: Aşk kimseyi değiştirmez. Manyak manyak gibi sever, deli deli gibi; insan insan gibi sever, aptal aptal gibi. Ve genellikle de bilinçaltımızdaki saçmalıklar sebebiyle gider de en olmaza gönül veririz. Yarası olanın, ayrıca çevresindekileri iyileştirme çabası vardır. Sırf sevdik sevdalandık diye birbirinizden roman kahramanı performansı beklemek, hafifçe dokundurarak, söylüyorum ki saflık olur – Yani öyle oluyor, kendimden biliyorum -. Bir yere kadar yaşayın, görün, tecrübe edin ama içinizde bir nokta huzursuz ve kuruntuluysa ona da kulak verin. Ne kadar öpsek de kurbağadan prens olmaz. Bırakın bataklığında vıraklasın.