Bu gün 11. gün. Dün yeni hikayelerime başlayamadım, bunun sebebi yazmaya hevesimin gitmiş olması. Ama elbette sadece bir günlük yazma hevesim gitti. Yazmayı asla bırakmayacağım, ölene kadar.
Zehra bu gün teyzesini ziyarete gidiyor ve orada 3 kalacakmış, ancak yazabileceğini söyledi bana. Zehra’ nın teyzesi yazdığını biliyormuş. Yani bizim kitap yazdığımızı 5 kişi ve tanımadığım azıcık okurlarım biliyor. Ben ve zehra başta olmak üzere , Zehra’nın ablası, Türkçe Öğretmenimiz, ve Zehra ‘nın teyzesi yazdığımızı biliyor ancak onlar sadece Zehra’ nın yazdığını biliyor.
Bu gün için iyi bir haberim yok. Fakat bu gün için kötü bir haberim de yok. Tek kötü sayılabilecek olay omzumun kötüleşmesi. Artık biraz daha fazla ağrıyor. Bu gün yeni kitabıma başlamayı planlıyorum ancak bu gün bir ziyaretçimiz olabilir. Bu yazmamı ne kadar etkiler bilmiyorum ama birazcık azaltabilir.
Başlığın sebebine gelecek olursak, aklımdaki yeni öykü fikrinin genç bir kızın yaşadığı şehirden çalışmak için ayrılması ve kendi restoranını açmaya çalışması ve maceraları. Sanırım bu fikrimi Zehra ile de paylaşacağım ve beğeneceğine inanıyorum.
Dün bir şeyi fark ettim. Neden okullarda düzenlenen öykü yarışmalarının konularını saçma sapan veriyorlar. Hem de aşırı saçma. Mesela yıl okulun açıldığı zamanlarda bir öykü yarışması verilmişti. Sanırım bu Eylülün sonları gibi. Öykü yarışmasının konusu enerji verimliliği idi. Böyle saçma konu mu olur hiç!? Ben de bu konuyla ilgili öykü yazabilirdim ama yazmadım. Enerji verimliliği hakkında bir öykü yazmak zor değil ancak çok saçma.
Fakat keşke yazsaydım. Belki de öyküm dereceye girerdi ve Zehra ile sesimizi duyurabilirdik. Ama artık çok geç. Ta ki zaman makinesi bulunana kadar.
Sanırım bu günlük bu kadar…